Seçme ŞİİRLER

dua

DUA   

Biz,kısık sesleriz… minareleri,

Sen,ezansız bırakma Allahım!

Ya çağır şurda bal yapanlarını,

Ya kovansız bırakma Allahım!

Mahyasızdır minareler… göğü de,

Kehkeşansız bırakma Allahım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allahım!

Bize güç ver… cihad meydanını,

Pehlivansız bırakma Allahım!

Kahraman bekleyen yığınlarını,

Kahramansız bırakma Allah’ım!

Bilelim hasma karşı koymasını,

Bizi cansız bırakma Allah’ım!

Yarının yollarında yılları da,

Ramazansız bırakma Allah’ım!

Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,

Ya çobansız bırakma Allah’ım!

Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;

Ve vatansız bırakma Allah’ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allah’ım! 

    Arif Nihat ASYA

 

bayrak

BAYRAK

Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!

Işık ışık, dalga dalga bayrağım,

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. 

Sana benim gözümle bakmayanın

mezarını kazacağım.

Seni selamlamadan uçan kuşun

yuvasını bozacağım. 

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…

Gölgende bana da, bana da yer ver !

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.

Yurda ay yıldızın ışığı yeter. 

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.

Kızıllığında ısındık,

Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.

Gölgene sığındık. 

Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;

Barışın güvercini, savaşın kartalı…

Yüksek yerlerde açan çiçeğim;

Senin altında doğdum,

Senin dibinde öleceğim. 

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:

Yer yüzünde yer beğen !

Nereye dikilmek istersen,

Söyle, seni oraya dikeyim !   

    Arif Nihat ASYA

 

xaw3e8

Hâfızın Tâcı… 

*Yüce Allah beşeriyyetle konuşmak diledi,

Ne kitaplar bize lutfetti katından, kendi.

Yüz suhuf göndererek çekti ilâhî tuğrâ,

Ve nihâyet bize üç tâne kitaptan sonra;

Etti Kur’ân’ı müyesser, yüce bir rehberle,

Dinle Peygamber’i, Kur’ân’ı güzel ezberle!

Yüce Hakk’ın dili Kur’an, yücedir her şeyden,

Kulu bir başka yüceltir, okumak, ezberden…

Oku; Allah sözü, cânın özüdür; ey hâfız!

Oku; Mevlâ donatır kalbini yıldız yıldız…

Oku; Peygamberimin şan ve şeref övgüsü var,

Buyurur: “Ümmetimin eşrefidir hâfızlar!..”

*Ama Kur’an geçivermezse boğazdan kalbe,

Bin tilâvetle de bir harfi ulaşmaz Rabbe…

*Nûr-i Kur’ân ile doldukça doğar gönle sabah,

Ona âmâ olanın hâline bak; “âh ile vâh!..”

Kula izzet, yüce Kur’ân ile îman dokumak,

Dile hikmet de bu îmân ile Kur’ân okumak…

Oku hâfız, iki âlemde Muhammed gülü ol,

Oku hâfız, yine cennette Hüdâ bülbülü ol!

Ne büyük mûcizedir hıfzı, Hüdâ’dan mülhem,

Onda arz, onda semâ, onda hudutsuz âlem…

Nice hikmet, nice sır var, okunan her hecede,

Şâhid oldum; yine ezberleniyor bir gecede…

Böyle Allah sözünün hâfızı olmak ne güzel,

Feyz-i Kur’ân ile deryâ gibi dolmak ne güzel!

*Özleyen kimse bugün Rabbini, Kur’ân okusun,

Âyet âyet süzülüp nûra bürünsün bu derûn!

Biz tilâvet ederiz sâdece Rahman konuşur,

Yüce Allâh ile kul, böylece her an konuşur…

Cümle varlık buna hayran, nice bin gıpta ile,

Hıfz-ı Kur’an nice kıymet katıyor can ve dile…

Oku hâfız! Seni en namlı melekler dinler,

Yüce Rabbim de: «Kulum, söyle, ne istersin?» der…

Lutfeder, öyle yüceltir ki semâdan ileri,

İki dünyâya bedeldir bu nasîbin değeri…

Öyle bir inci ki Kur’ân ebedî cevherdir,

İlk hâfızları Cibrîl ile Peygamber’dir…

Anla artık onu ezberlemenin şânını tam,

Şân-ı Mahmûd’a yakın, zirve makamdır o makam!

Oku Kur’ân’ı; şifâ, müjde, hidâyettir o,

Bize candan daha kıymetli emânettir o…

Yüce Mevlâ buyurur Sûre-i Fâtır’da veciz:

“Onu mîras veririz seçtiğimiz kullara biz!

*Çekerek besmele Kur’ân’a, eğer bir kimse,

Genç iken aşk ile her sûreyi ezberlerse,

Eti Kur’an, kanı Kur’an, canı Kur’an kesilir,

Ona mahşerde düşen hisse, sekiz cennettir!

Böyle hâfız, nice mânâyı da âmilse hele,

Bir de Kur’an’daki hikmet ile kâmilse hele,

Rûhu, hattâ teni kabrinde de aslâ çürümez,

Sönse gökler, onu âlemde karanlık bürümez.

Böyle bir hâfız-ı Kur’ân’a cehennem yoktur,

Ona bilhassa kıyâmet günü nîmet çoktur!

Taç giyer annesi, derler ki bu bir server mi?

Dedirir hem babanın tâcı, bu, peygamber mi?

Ne büyük rütbe bu, destârına gözler kamaşır,

İşte “rahmet bu” denen lutf ile izzet vardır!..

Nice ihsân ile Mevlâ sunacak tâc ile taht,

Âkıbet herkesi hayrân edecek böylesi baht!

Hak berâat verecek hâfıza yetmiş kişilik,

Ve şefâat edecektir o da, kim varsa refik…

*Bu büyük tâca beşer, sonsuza dek muhtaçtır…

Oku hâfız, oku gündüz gece hiç durma aman,

Bu büyük tâcı unutmak, ebedî bir hüsran!

Onu zîrâ unutup ardına atmışsa kişi,

Tutsak eyler nice feryâda cehennem gidişi…

Kim de Kur’ân’ı eder kendine ulvî rehber,

Yüce Kur’ân onu cennet ile tebrîk eyler…

*Oku hâfız; bu kelâm çünkü Hüdâ güftesidir,

Ne kadar tatlı, güzel, çünkü Nebî bestesidir.

Oku; sesler sesi, Kur’an’daki âyet sesidir,

Tatlı meltem de o sesten bize rahmet sesidir…

Şu latif kuş sesi, Kur’ân’a muhabbet sesidir,

Suların nağmesi, Kur’ân ile sohbet sesidir…

Oku hâfız, bu şeref tâcı konulsun başına,

Oku hâfız, oku, ihlâs akıtıp göz yaşına…

Cümle devrânı satın almaya bir harfi yeter,

Oku, kaybetme bu zenginliği, cennetlere er!

Onu kim çokça okur, çokça sever Hak Mevlâ,

“Nâs”a geldin mi hemencek başa dön, tekrarla!

Ama her hatmini olsun diye tek tek makbul,

“Doğru ol” emrine pervâne kesil, çünkü Rasûl,

Dinle duy, bak ne diyor hâl ile irşâda seni:

“İhtiyâr eyledi Hud Sûresi dünyâda beni…”

Bu hakîkat ile Kur’ân’a yönel, ey hâfız,

Hak kelâmın ki asıl şârihi Hak’tır yalınız…

Tüm ağaçlar yüce Kur’ân’a kalem olsa bile,

Ve dahî hokkaya binlerce deniz dolsa bile,

Yine bir lafz-ı ilâhîdeki mânâ bitmez,

Onu anlatmak için bizdeki diller yetmez!

Lâkin Allâh, açıyor sırrını hâfız olana,

Müjde olsun, içi Kur’ân ile her gün dolana!.. 

Oku, hâfızsın a Seyrî, oku Allah sözünü,

Geceden gündüze Kur’ân ile doldur özünü!…

M.Ali EŞMELi

prohet_muhammed_by_HafezNAAT 

Arş’ın kubbelerine, adı nûrla yazılan,
İsmi; semâda ”Ahmed”, yerde ”Muhammed” olan,
Yedi katlı göklerde, Hâk Cemâli’ni bulan,
Evvel-Âhir yolcusu, Yâ Hazreti Muhammed.

Sağnak nûr yağmurları, inerken yedi kattan,
O gece, Sendin gelen, ezel kadar uzaktan,
Melekler, her zerreye, müjde verirken Hâkk’tan;
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.

Güneşler, o gecenin, nûruna secd ederken,
Yıldızlar, meşk içinde, kâinat vecd ederken,
Bütün hamd ü senâlar, Yüce Rabb’e giderken,
O gece sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.

Kâbe’de şirk taşları, putlar yere dönerken,
Cehâlet bayrakları, birer birer inerken,
Bin yıllık, küfr ateşi, ebediyyen sönerken,
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.

O gece, Sâve Gölü, mûcizeyle kururken,
Kisra Saraylarında, sütunlar savrulurken,
Arz’dan Arş’a , Âlemler, rahmetini bulurken,
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; doğum kundağı, ak bulutla örülen,
Doğar doğmaz, Allah’a secde emri verilen,
Alnında, âlemlere rahmet tâcı görülen,
Kâinat Efendisi, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; asâletine, ezelden hükmedilen,
Tertemiz rahimlerle, lekesiz soydan gelen,
Beşeri şüpheleri, Kur’ân ilmîyle silen,
Seçilen sevgilisin, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; büyük yargıda, şefaat müjdecisi,
Bunca âciz beşerin, Mahşer günü bekçisi,
Sen ki; Kur’ân şâhidi, Allah’ın son elçisi,
Kurtuluş habercisi, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; Âdem neslini, uçurumdan döndüren,
Zulüm sancılarını, şefkâtiyle dindiren,
İnkâr yangınlarını, irfânıyla söndüren,
Âlimlerin sultanı, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; güzel huyların, ahlâkın meş’alesi,
Sabır doruklarında, beşerin en yücesi,
Senin Cennet mekânın, fakirlerin hânesi,
Gönüller hazinesi, Yâ Hazreti Muhammed.

Câhiliye devrini, kapatan, ulu Sultan,
Şefaatin, Allah’a yalvaran kolu Sultan,
Rabb’imin, en sevgili, en yakın kulu Sultan,
Melekler Sana hayran, Yâ Hazreti Muhammed.

Sana şâhid, sonsuzlar, ezelden beri her an,
Sana şâhid, âyetler, her zerre ve her mekân,
Senden uzak kalmaya, nasıl dayanır ki can?
Sen, her canda Cânânsın, Yâ Hazreti Muhammed.

Mîraç gecesi, bir bir, açılıyorken gökler,
Seni selamlıyorken, her katta peygamberler,
Öyle bir an geldi ki; durdu bütün melekler,
Hâkk’ a yalnız yürüdün, Yâ Hazreti Muhammed.

Gönül gözü görmeyen, can gözünü neylesin,
Dünya’da dönmeyen dil, mahşerde ne söylesin,
Allah, bütün beşeri, ümmetinden eylesin,
Sancağının altında, Yâ Hazreti Muhammed.

Hâkk ile, kul vuslatı, o îlahi düğünde,
Hiç kimseden kimseye, fayda olmayan günde,
Hasatları, has tartan, o terazi önünde,
Noksanları bağışlat, Yâ Hazreti Muhammed.

Bu îman meş’alesi, hiç sönmeden yanacak,
Ümmetin, Seni her an, mahşere dek anacak,
Gönül tortularımız, nûr’unla paklanacak,
Andımıza şâhid ol, Yâ Hazreti Muhammed.

Biliriz ki; hükmü yok, bu dünya nîmetinin,
Gönüldür sermayesi, âhiret servetinin,
Sana, Salât ve Selâm, gönderen ümmetinin,
Cennetler şâhidi ol, Yâ Hazreti Muhammed

(SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM)
CENGİZ NUMANOĞLU

 

sessiz-gemi

Sessiz Gemi

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Yahya Kemal BEYATLI

 

Yorum bırakın